Maddeden Gelen Enerji
İngilizlerin "nükleer santral projelerin alınan dersler" çalışması sonucunda çıkartılan Ana Derslerden her birini kullanarak Türkiye'nin nükleer çalışmalarını değerlendirmek mümkündür. Böyle bir değerlendirme aşağıda sunulmaktadır. Okuyuculara; aşağıdaki değerlendirmelerin Nükleer Enerji Dünyasının "subjektif" fikirlerini yansıtmakta olduğunu belirtmek isteriz.
DERS NO 1
Daha önce inşa edilmiş bir modelin aynısının (benzerinin) "standart tasarım" olarak belirlenerek seri halinde inşa edilmesi, türünün ilk örneği bir modelin inşasına oranla çok daha az risklidir ve ucuzdur.
Türkiye bir deprem ülkesi olması nedeniyle, nükleer santral yapacak konumların sayısı sınırlıdır. 1970'li yıllarda gerçekleştirilen çalışma sonucunda, nükleer santral yapmaya sismik açıdan en uygun olabilecek 3 konum belirlenmiştir. Bu sahalar: 1) Akkuyu-Mersin, 2) İnceburun, Sinop, ve 3) İğneada, Kırklareli olarak sayılabilir.
Akkuyu sahası, imzalanan ikili devletlerarası anlaşma sonucunda santralin ömrü boyunca sahibi Rus devletinin kuracağı bir şirket olacak şekilde Rus kamu şirketi ROSATOM'a bedelsiz olarak teslim edilmiştir. Ruslar buraya 4 adet 3. nesil VVER-1200 (AES-2006) model santral ünitesi kuracaktır.
Diğer yandan Sinop sahası; Japon Itochu, Mitsubishi, Fransız CDF Suez ve Türk EÜAŞ ortaklığı olarak inşa edilip işletilecektir. Bu grup sahaya 4 adet Fransız-Japon ortak tasarımı ATMEA-1 model ünite yapacağını açıklamıştır.
Özellikle seçim önceleri olmak üzere zaman zaman gündeme gelen Kırlareli İğneada sahasına, Çin'lilerle berarek AP1000 ve CAP1600 tasarımı modellerin inşa edileceği söylense de, daha bununla ilgili netleşmiş bir durum bugün itibariyle söz konusu değildir.
Yukarıdaki açıklamalardan da görülebileceği gibi, Türkiye'deki nükleer santral çalışmalarında, belirli bir modelin "standart tasarım" olarak belirlenip, hep aynı modelin seri halinde inşa edilmesi söz konusu bulunmamaktadır. Her saha için farklı farklı modeller öngörülmektedir.
Diğer yandan, modellerin daha önce işletmeye alınmış modellerin bir benzerinin olduğunu söylemek de mümkün değildir.
Örneğin Akkuyu için öngörülen VVER1200'ün henüz işletme halinde bir örneği bulunmamaktadır. Rusya'da Leningrad II ve Novovoronezh II nükleer santrallarında ikişer ünite olmak üzere inşaatına başlanan 4 ünitelerin, dünyada ilk inşa edilmekte olan VVER1200 üniteleri olduğu bilinmektedir. Leningrad II nükleer santralının ünitelerinin inşasına sırasıyla 2008 ve 2010 yıllarında başlanmıştır. İlk yapılan planlara göre ünitelerin sırasıyla 2013 ve 2016 yıllarında devreye alınması planlanmıştır. Fakat planların aksine, her iki ünite de hali hazırda devreye alınabilmiş değildir. Novovoronezh II'nin iki ünitesinin inşasına da sırasıyla 2008 ve 2009 yıllarında başlanmış, ilk planlara göre 2012 ve 2013 yıllarında devreye alınmaları öngörülmüştür. Bu iki ünite de öngörülen zamanda devreye alınamamıştır. Bu gecikmeler, İngilizlerin gerçekleştiği çalışmada çıkartılan dersler ile paralellik göstermektedir. Diğer yandan bu ünitelerde yaşanan maliyet artışları ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır.
Sinop
için öngörülen ATMEA-1 modeli AREVA EPR ve Japon
APWR model reaktörlerinin bir karışımı olarak
tasarlanmış olup, dünyada inşa veya işletme halinde bir
benzeri bulunmamaktadır. Aslında ATMEA-1'in ebeveyni
sayılan EPR ve APWR'ın bile bugün itibariyle işletme
halinde bir örneği bulunmamktadır. EPR Finlandiya,
Fransa ve Çin'de daha inşaat halinde bulunmaktadır.
Dolayısıyla, Türkiye'deki nükleer santral çalışmalarında 1 nolu ana dersin kullanıldığını söylemek mümkün değildir.
DERS NO 2
İnşaat başlamadan önce, santral tasarımı olgunlaşmış ve lisanslama problemleri büyük ölçüde çözülmüş olmalıdır.
Bir numaralı derse yönelik yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi, Sinop için öngörülen ATMEA-1 tasarımı daha önce hiç inşa edilmediğinden, ciddi bir lisanlama sürecinden geçmemiştir. Bu nedenden dolayı, santral tasarımının olgunlaştığını ve lisanslama problemlerinin çözüldüğünü söylemek mümkün değildir.
Her ne kadar ATMEA-1
kadar olmasa da, Akkuyu için öngörülen
VVER1200 tasarımı için de benzer şeyleri söylemek
mümkündür. Rusya'nın iç işleyişi
nedeniyle,
VVER1200'ün inşaat ve işletme lisansı çalışmaları ile
ilgili bilgi edinebilmek oldukça zordur. "Rusya'da inşa
edilmekte olan dört adet VVER1200 ünitelerinin inşası
neden gecikmektedir, bu gecikmelerde lisanslama ile ilgili sıkıntıların
bir payı var mıdır" gibi konularda fikir beyan etmek
eldeki bilgiler ışığında mümkün değildir. Bu konularda
derinlemesine araştırma yapılması lazımdır.
Dolayısıyla, Türkiye'deki nükleer santral çalışmalarında 2 nolu ana dersin de kullanıldığı söylenemez.
DERS NO 3
Tasarım, nükleer güvenlik, satın-alma ve inşaat planlaması gibi konularda, karmaşık nükleer santral çalışmalarını ana-yüklenicilerle beraber gerçekleştirme becerisine sahip ehil proje takımları oluşturulmalıdır.
Akkuyu
projesini santral sahibi olacak Rus devlet kuruluşu ROSATOM
yürütmektedir. Dolayısıyla 3.nolu derse konu olan
tasarım, nükleer güvenlik, satın-alma ve inşaat
planlaması gibi çalışmaları Ruslar yapacaktır. Bu konu
ile ilgili Türk tarafının lisanslama dışında herhangi
bir denetimi söz konusu değildir.
Benzer şeyleri Sinop santralı için de söylemek mümkündür. Sinop çalışmaları Akkuyu'ya göre daha erken safhalarda bulunduğundan, çalışmaları yürütmesi düşünülen ortak şirket kurulup çalışmalara başlayana kadar, bu dersin dikkate alınıp alınmadığı hakkında bir fikir beyan etmek de mümkün değildir.
DERS NO 4
Alt yüklenicilerin yüksek kalite ve nükleer tesis inşaatı konularında tecrübeli oldukları garanti altına alınmalıdır. Çalışmalar başlamadan önce bütün alt yüklenicilere; kalite, izlenebilirlik ve dokümantasyon konusunda gerekli özel beceriler kazandırılmalıdır.
Ruslar
ROSATOM'un çoğu Rus kamu
kuruluşu olan alt yüklenicilerle çalıştıkları
bilinmektedir. İnşaat, imalat, montaj gibi işler için
tutacakları alt-firmaları kendileri belirlemektedir.
Bu konuda Türk tarafının bir dahili veya yönlendirmesi
bulunmamaktadır. Rusların tutacağı yerli alt
yüklenicilerin kalite, izlenebilirlik ve dokümantasyon
gibi konularda özel beceriler kazandırılmasına yönelik
Türk tarafının ciddi girişimleri olup olmadığı
bilinmemektedir.
Sinop projesi için daha proje şirketi bulunmadığından bu konuda birşey söylemek için daha çok erkendir.
DERS NO 5
Santral sahası çevresinde yaşayan halk ile şeffaf iletişim ve karşılıklı güven üzerine kurulu iyi ilişkiler geliştirilmelidir.
Rus şirketinin daha önceleri santral çevresindeki halk ile iyi geçinmek için farklı uygulamalar yaptığı bilinmektedir. Örneğin Mersin'de bir tanıtım merkezi açmıştır. Çevre okullardan gelen öğrenciler bu tanıtım merkezini gruplar halinde ziyaret etmektedir. Rus şirketi, ayrıca, halka ücretsiz ingilizce dersleri organize ederek sempati kazanmaya çalışmakatadır.
Diğer
yandan, Türkiye'nin genel nükleer enerji çalışmaları ile
ilgili şeffaf iletişim ve karşılıklı güvenden bahsetmek
neredeyse mümkün değildir. Halk genellikle nükleerde
işlerin devlet tarafından güvenli, etkin, verimli ve
halk/çevre sağlığı ön planda tutulacak şekilde yapıldığı
konusunda kuşku ve güvensizlik içinde bulunmaktadır. Bu
güvensizlik aslında sadece nükleer enerji ile ilgili
olmayıp, birçok alanda kendini göstermektedir. Örneğin; maden kazaları, iş ve işçi sağlığına verilen
önem, trafik tetörü, başka endüstriyel tesisler
yapılırken çevreye gösterilen duyarsızlıkların basına
yansıması gibi konular bu güvensizliği yoğun bir şekilde
beslemektedir. Ayrıca kamu kuruluşlarda yaygın olarak
gözlenebilen ehliyetsiz kadrolaşma gibi yönetsel
sebepler de, güvenliğin ön planda olması gereken
zor ve karmaşık projelere için halkta genel bir olumsuz
tavır oluşmasına sebep olmaktadır.