Maddeden Gelen Enerji
1970'lerden
bu yana nükleer sektörde çok şey değişmiştir. Bugün
işletme halinde olan pek çok nükleer santralın inşa
edildiği 1970'li yıllarda, büyük santral tedarikçi
firmalarının, tasarım ve
imalata yönelik tecrübeli çok sayıda insan kaynakları
ve örgütsel yapıları bulunmakta idi. Piyasada
yeterli tecrübe ve üretim kapasitesi mevcuttu ve alt yüklenicilere çok ihtiyaç
bulunmamaktaydı. Tasarımlar daha önce inşa edilmiş
modellere dayandırılmakta idi. Piyasada çok sayıda
tecrübeli proje yöneticisi vardı. Bu tecrübeli
personel zaman içinde emekliye ayrıldı. Büyük
şirketlerdeki tecrübe ve beceri birikimi de emekliye
ayrılan bu personel ile birlikte kayboldu.
Dolayısıyla; şirketin eskiden kazandığı itibar ve
yaptığı isim, kesinlikle bugün için bir başarı
garantisi olmamaktadır. Çok büyük firmalar yukarıda
açıklanan sebepten dolayı büyük başarısılıklara imza
atabilmektedir. Bugün artık firmalar, kendilerinin
kaybettği yetenek ve becerileri, alt-yükleniciler
tutarak tamamlamaya çalışmaktadır. Daha önce nükleer
tecrübesi olmayan bu alt yüklenicilere, nükleer
güvenlik kültürü gereklerinin öğretilmesi ve
uygulanmasının sağlanması gerekmektedir. Bu da başlı
başına sorunlarla dolu zor bir süreç olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Ülkede öngörülen güvenlik ve kalite gereklerinin,
daha inşaat başlamadan önce santral sahibi,
ana tedarikçi ve alt yükleniciler tarafından net bir
şekilde anlaşılması gerekmektedir. Lisanslama
otoritesi ve santral sahibi, ülke nükleer güvenlik
gereklerinin nasıl karşılacağını konusunda detaylı
görşmeler yapması ve mütabakata varması önem
taşımaktadır. Sadece yasalara ve yönetmeliklere
referans verilmesi, gereklerin karşı tarafça
anlaşıldığı anlamına gelmemektedir. Projelerde, "işlere
biran önce başlayalım da, nasıl olsa göç yolda
düzülür" yaklaşımının kullanılması, projeler
için bir felaket anlamı taşımaktadır. İnşaat belirli
bir aşama geldikten sonra güvenlik ve kalite
prensiplerinin tam anlaşılamadığının ortaya çıkması,
veya daha önce olmayan bir gerekliliğin gündeme
getirilmesi, çok masraflı ve hatta geri dönüşü
olmayan süreçleri tetikliyebilmekte, bu da
projelerin büyük ölçüde gecikmesi ve maliyetlerin
büyük oranda artması ile sonuçlanmaktadır.
Projenin uygulanması sırasında zorlukların ve gecikmelerin yaşanmaması için, planlama aşamasında projeye katılan her tarafın (ana yüklenici, alt yükleniciler, tedarikçiler, santral sahibi, lisansma otoritesi, vs.) hazırlık seviyesinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Böylece bütün taraflarların o işleri gerçekleştirmek üzere kabiliyet ve kaynaklarının yeterli olduğu garanti altına alınmalıdır. Yetersizliklerin projesnin ortasında ortaya çıkması, çok önemli olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Tasarımın inşaat başlamanda önce tamamlanması da önem taşımaktadır.
İnşaat aşamasına gelindiğinde, tasarım ve mühendislik çalışmalarındaki yetersizlikler, projenin zamanında tamamlanmasını engelleyen en önemli faktörlerden bir tanesidir. Sürekli imalat ve inşaat proje planlarının değişmesine sebep olduğundan, proje yönetimini daha karmaşık hale getirmekte ve zorlaştırmaktadır. Çalışmaya katılan bütün taraflar üzerine zaman ve maliyet baskısı oluşmasına sebep olmaktadır. Baskılar da önemli hataları tetikleyebilmektedir.
Alt-yüklenicilerin seçimi sırasında, bunlara nükleer de önem taşıyan uygulama konularının iyi anlatılması gerekmektedir. Tasarım dokümanları, bu alt yüklenicilere imalata başlamadan çok önce verilmeli, imalat aşamasında uygulanacak kalite kontrol uygulamaları ve lisanslama denetimleri hakkında bilgi verilmeli, güvenlik kültürü ile ilgili beklentiler net bir şekilde açıklanmalıdır.
Eğer tasarım süreci farklı farklı kuruluşlar tarafından, farklı farklı konumlarda gerçekleştiriliyorsa, başarı için bunlar arasındaki koordinasyon ve iletişim büyük önem taşımaktadır. Santral sahibi ve lisanslama otoritesi; bu farklı tasarım kuruluşları arasındaki iletişimin yeterli olup olmadığını dikkatli bir şekilde değerlendirmelidir.
Yeni ileri güvelik ve tasarım özelliklerinin
tecrübesiz alt-yükleniciler tarafından anlaşılıp
uygulama alınabilmesi çok zor olabilmektedir.
Örneğin yeni kaynak
çözümleri, reaktör basınç kabı
imalatı sırasında büyük problemlerin ortaya
çıkmasına neden olmuş, kaynak yerinin defalarca test
edilip tamir edilmeye çalışılması ile
sonuçlanmıştır. Soğutma suyu borularında
kullanılmaya başlanan ön-montaj kaynağı,
mikro-çatlamaların oluşmasına neden olmuş, imalatçı
bu durum karşısında ne yapacağını şaşırmıştır. Yeni
ünitelerdeki 60 yıl ömür şartını sağlamaya yönelik
imalatta zorluklar yaşanmıştır.
Nükleer tesisin güvenliğinde santral sahibi sorumlu bulunmaktadır. Santral sahibinin kendi güvenlik değerlendirmeleri yapması ve tesisin güvenliğini doğrulaması, bu değerlendirmeleri destekleyecek seviyede bir yönetim sistemine sahip olması ve kalite kontroller sonucunda ortaya çıkan uygunsuzlukları düzeltecek yetileri kazanması gerekmektedir.
"Güvenlik ve kalitenin maliyet ve zamandan çok daha önemli olduğu" mesajını veren bir güvenlik kültürünün çalışmaya katılan her organizasyonda benimsenmesi gerekmektedir. Bu özellikle santral sahibi için: kalifiye alt-yüklenicilerin seçilmesini, en gelişmiş araçların ve yöntemlerin kullanılmasını, üzerinde anlaşma sağlanmış özelliklere tavizsiz bir şekilde uyulmasını, üst yönetim tarafından iş üstünde denetimler gerçekleştirilmesini, sorgulayıcı bir yaklaşımı, çalışanlara nükleer güvenlikle ilgili kaygılarını rahatça dile getirebilecekleri bir ortam sağlanmasını gerektirmektedir. Her çalışanın, kendi yaptığı işin nükleer güvenlik ile ilgili önemini ve işi kötü yapması sonucunda ortaya çıkacak olumsuz etkileri net bir şekilde anlaması sağlanmalıdır.
Nükleer projeler genellikle çok katmalı kalite
temini uygulamaları ile donatılmıştır. Örneğin bir
imalat sırasında alt-yüklenici, ana yüklenici ve
bağımsız üçüncü uzman taraflarca denetimler
yapılarak uygunsuzluklar yüksek hassaiyette tespit
edilebilmektedir. Fakat bazı durumlarda, imalatçı
kalite denetçilerinin büyük ekonomik
baskı altına sokuldukları, uygunsuzlukları
belirledikleri halde işi durduramadıkları
görülmüştür. Lisanslama otoritesinin bu gibi
durumları belirleyip müdahale etmesi büyük önem
taşımaktadır. Sıkı lisanslama denetimleri ve
lisanslama otoritesinin kullanacağı tecrübeli denetçiler yardımıyla bu gibi
uygunsuzlukların yakalanması sağlanmalıdır.
Proje planlarının gerçekçilikten uzak bir şekilde yapılmaması gerekmektedir. Bu planlar yapılırken, uygulamaya esas gerçek durum masaya yatırılmalı, tasarım ve mühendislik çalışmalarının mevcut durumu, yeterli ehil personel sayısı, ekipman imalatında yaşanabilecek sııkışıklıklar, mali sıkıntılar, vs. dikkate alınarak gerçekçi bir şekilde hazırlanmalıdır.
Nükleer santral çalışmaları süresince, lisanslama problemlerimin çözümü için lisanslama otoritesinin de uygun göreceği bir program ve süreç oluşturulmalıdır. Lisanslama ile ilgili problemler inşaat proje planının kritik yolu üzerindeki faaliyetleri etkilemeden çözüme kavuşturulmalıdır.
Proje riskleri santral sahibi ve tedarikçiler arasında düzgün bir şekilde dağıtmalıdır. Sözleşme stratejisi, taraflara dağıtılan riskleri düzgün bir şekilde yansıtmalıdır. Bu tür karmaşık projelerde risk tahsisi çok önemlidir. Birleşik bir organizasyon yapısının, böyle karmaşık ve etkileşimli projelerde iyi sonuç verdiği gözlenmiştir.
Sözleşme, bütün tarafların kapsam ve sorumluluklarını açık bir şekilde tanımlamalıdır. İşler kaliteli alt yüklenicilere verilmelidir.
Proje
yöneticisi olarak doğru kişinin seçimi çok önemlidir.
Proje yöneticisinin sertifikalı ve karmaşık endüstriyel
projeler konusunda tecrübeli olması önem taşımaktadır.
Ayrıca; kalite temini, planlama, maliyet kontrolü ve
bilgi sistemleri ile ilgili yönetim sistemlerinin yerli
yerinde olması ve bunların yüksek kalitede olması önem
taşımaktadır. Etkili bir endüstriyel ilişkiler yaklaşımı
benimsenmelidir. Proje yöneticisi; müşteri
organizasyonun tam desteğini almalı ve gerçekleştireceği
faaliyetler için gerekli yetkiler sağlanmalıdır.
Nükleer santral projeleri, kapsamlı ön-planlama ve detaylı zaman planı hazırlanmasını gerekmektedir. Bu proje planlarının tasarımcılar ve ana yüklenici desteği ile yapılması önem taşımaktadır. Proje planlamasının mümkünse 3-boyutlu model kullanarak gerçekleştirilmesinin, inşaat sırasında zaman kazandırdığı belirlenmiştir. Bu ayrıca alt yükleniciler arasındaki anlaşmazlıkları önleyebilmekte, işçi, insan kaynakları ve diğer lojistic gereklerin önceden belirlenmesine yardımcı olabilmektedir.
Sözleşme yönetimine disiplinli bir yaklaşım aşılanmalıdır. Üzerinde anlaşılan kilometre taşlarını karşılamak üzere alt-yükleniciler teşvik edilmelidir.
Santral sahibi, ana yüklenici ve anahtar öneme sahip diye alt yükleniciler, ortak paylaşılan hedefler geliştirerek, işbirliği içinde çalışmalıdır.
Zaman planlaması ve maliyet kontrolü olabildiğince detaylı gerçekleştirilmelidir ve aktif bir şekilde yönetilmelidir.
Nükleer santral projelerinde yüksek kalite çok önemlidir. Kalite güvence programları kapsamlı olmalı ve dokümantasyon tüm aşamalarda detaylı ve eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Fazla sayıda kalite denetçileri tayin edilerek bunların üst düzey eğitim programlarından geçmeleri sağlanmalıdır.
Eğitimli ve deneyimli personelin yetersizliği projeleri çok olumsuz etkileyebildiğinden, gerekli önlemler erken aşamalarda alınmalıdır.