Maddeden Gelen Enerji
Basınçlı Ağır Su Reaktörleri (PHWR) reaktörlerinin geliştirilmesi ağırlıklı olarak Kanada tarafından gerçekleştirilmiştir ve geliştirilen reaktöre CANDU adı verilmiştir. CANDU "Kanada Ağır-Su Uranyum" kelimesinin İngilizcesinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kısalmadır. CANDU’lar ağır su yavaşlatıcı ve doğal uranyum yakıt kullanmaktadır. Basınç kanalları prensibi ile tasarımlanmış Kanada’ya has reaktörlerdir.
Bugün dünyada 41 adet PHWR reaktör bulunmaktadır. Bun-lardan sadece 1 tanesi Alman tasarımı iken diğer 40 tanesi Kanadalıların CANDU tasarıma dayanmaktadır.
Dünyadaki PHWR türü reaktörlerin 14 tanesi Kanada'da, diğerleri de Arjantin, Hindistan, Pakistan, G.Kore, Çin ve Romanya'da bulunmaktadır.
CANDU
reaktörünü geliştirme çalışmalarının kökeni İkinci Dünya savaşı dönemlerine
gitmektedir. 1942 yılında ABD ve İngiltere’nin başını çektiği müttefik
devletler, İngiltere’de askeri amaçlara yönelik nükleer çalışmalar yapmakta
olan personelin büyük bölümünü Kanada’ya nakletme kararı almış ve bir grup
nükleer bilim adamı ve uzman İngiltere’den Kanada’ya getirilmiştir. ABD,
İngiltere ve Kanada üçgeninde yapılan anlaşmalarla bu grup Kanada’da nükleer
enerji ile ilgili askeri amaçlı çalışmalara başlamıştır. Bu grup yaptığı ön
çalışmalar sonrasında Kanada’da ağır sulu reaktörlerin tasarımı ve inşası
ile ilgili çalışmaların gerçekleştirilmesine karar vermiştir. 1944 yılında
araştırma/deney reaktörleri NRX ve ZEEP’in kurulmasına başlanmıştır. 5 Eylül
1945’de Ontario’daki Chalk River laboratuarında ZEEP reaktörü çalışmaya
başlamış ve bu reaktör ABD dışında kritik hale gelen (işlemeye alınan) ilk
reaktör olmuştur.
İkinci dünya savaşının sona ermesinin ardından, askeri amaçlarla başlayan
çalışmaların barışçıl amaçlara yönelik olarak devam etmesine karar verilmiş
ve bu gelişmeyi yönlendirmek için 1946 yılında Kanada Parlamentosu
tarafından Atom Enerjisi Kontrol Yasası çıkartılmıştır. 1947 yılında ikinci
araştırma reaktörü NRX reaktörü çalışmaya başlamıştır.
Aralık 1950’de Kanada federal hükümeti NRU adında 200 MW termal enerji
kapasiteli büyük çaplı bir araştırma reaktörün kurulmasına karar vermiştir.
Bu reaktörle; tıp ve sanayi sektörlerinde kullanılmak amacıyla Kobalt–60
üretme, araştırma, malzeme geliştirme ve soğuk savaş döneminde ABD için
plütonyum üretmek amaçlanmıştır. Reaktör tasarımı ve donanımlarının imalatı
tamamen Kanada’da gerçekleştirilen NRU reaktörü 23 Temmuz 1957 tarihinde
çalışmaya başlamıştır.
Ağır sulu
NRX ve NRU reaktörleri günümüzde kullanılan CANDU reaktörlerinin teknolojik
temelini oluşturan birçok araştırma ve geliştirme çalışmalarının
gerçekleştirilmesini sağlamıştır. Özellikle NRU reaktöründe, reaktör
çalışmakta iken yakıtın değiştirilebilmesi ile ilgili düzeneklerin (yakıt
değiştirme makinesi) geliştirilmesinde önemli adımlar atılmıştır.
1952 yılında daha önceki nükleer çalışmalarla ilgili bütün sorumluluğu
üzerine almak üzere Kanada Atom Enerjisi Limited Şirketi (AECL)
oluşturulmuştur. Bu şirket 1954 yılında Atom Enerjisi Denetleme Kurulu’ndan
ayrılarak Kanada’da nükleer çalışmaların bağımsız denetimi konusunda ilk
önemli adım atılmıştır (nükleer çalışmaları yapanlarla bunların
denetleyenlerin tam anlamıyla bağımsız olmasına ilişkin güvenlik prensibi).
1953 yılı sonunda Kanada’nın elektrik üretim şirketi Ontario Hydro ile AECL
arasında, birlikte elektrik üretmek amacıyla ortaklaşa finansmanı sağlanacak
pilot nükleer santraller kurma konusunda anlaşma sağlanmıştır. O yıllarda
Kanada’da uranyum zenginleştirme teknolojisi bulunmadığından, Kanada’da
önemli miktarlarda uranyum madenleri bulunduğundan ve önceki yıllarda ağır
sulu reaktörler konusunda tecrübe kazanıldığından, bu geliştirme projesi
için ağır su yavaşlatıcılı ve doğal uranyum yakıtlı reaktörler ilk tercih
olarak belirlenmiştir. Bu kararın ardından elektrik üretim amacıyla prototip
bir reaktörün geliştirilmesi çalışmalarına başlanmıştır.
1954 yılının ilk aylarında prototip reaktörün tasarım ve inşaat işlerini
gerçekleştirmek amacıyla Kanada General Electric (CGE) şirketi seçilmiş ve
çalışmalar iki grup halinde başlamıştır. Bir grup 20 MW elektrik kapasiteli
küçük güçlü NPD adında prototip reaktörün üzerinde çalışırken, diğer bir
grup da bu küçük üniteyi takip edecek 200 MW elektrik kapasiteli daha büyük
bir reaktörün tasarımı üzerinde yoğunlaşmıştır.
Küçük güçlü NPD’nin tasarımında, daha önceki deneysel reaktörlerde olduğu
gibi yakıt bölgesinin dikey bir basınç kabı içine yerleştirilmesi
öngörülmüştür. NPD reaktörü 11 Nisan 1962’de tamamlanarak çalışmaya
başlamıştır. Bu küçük reaktörde ağır sulu reaktör tasarımı ile ilgili birçok
araştırma-geliştirme çalışması gerçekleştirilmiştir. NPD reaktörünün bir
benzeri de 1960’lı yılların sonlarında Pakistan’da kurulmuştur (KANUPP
reaktörü).
NPD çalışmalarına paralel olarak devam eden büyük güçlü reaktörün tasarımı
sırasında, kullanılması gereken basınç kabının çok büyük olacağı
görülmüştür. Dolayısıyla dev bir basınç kabı yerinde, RBMK’larda olduğu gibi
basınç (yakıt) kanallarının kullanılmasına karar verilmiştir. Fakat basınç
kanallarının RBMK’lardan farklı olarak yatay bir kabın içine yerleştirilmesi
öngörülmüştür. Bu büyük çaplı reaktöre, 1858 yılında “Canada Döteryum
Uranyum” kelimelerinin kısaltılmasından oluşan CANDU adı verilmiştir.
Büyük çaplı (200 MWe sınıfı) ünite çalışmalarına 24 Haziran 1959 tarihinde
başlanmış ve reaktöre Douglas Point adı verilmiştir. Douglas Point ilk kez
15 Kasım 1966’da işletmeye alınmıştır. Dolayısıyla Douglas Point reaktörünü
CANDU’nun ticari prototipi gözüyle değerlendirmek mümkündür.
Prototipin ardından ilk büyük çaplı ticari reaktörle ilgili çalışmalara
başlanmıştır. Ticari reaktörün gücü 500 MW elektrik (500 MWe sınıfı) olarak
belirlenmiştir. İlk ticari reaktör üniteleri Pickering-A 4 ünitelerinin
inşasına 1966-68 yılları arasında başlanmış ve bu üniteler 1971-73 yılları
arasında hizmete alınmıştır. 1970’li yılların ortalarından itibaren de
Pickering-B’nin 4 ünitesinin inşası ile devam edilmiştir.
Kanada ayrıca 1960’lı yılların sonunda, 1970’li yılların başında Hindistan’a
da CANDU reaktörleri satmaya başlamıştır. 200 MWe sınıfı Douglas Point’in
benzerleri de 1960’lı yılların ortalarından itibaren Hindistan’da (Rajastan
RAPP 1 ve 2) kurulmuştur. Rajastan RAPP 1 ünitesi 1972 yılında çalışmaya
başlamış, fakat RAPP 2’in inşası devam ederken Hindistan’ın gerçekleştirdiği
nükleer silah denemelerinin ardından, Kanada şirketleri çekilince, Hindistan
RAPP 2 ünitesini kendi imkânlarıyla ancak 1980 yılında tamamlayabilmiştir.
Hindistan, o ana kadar edindiği teknoloji ile kendi ağır-sulu reaktör
geliştirme programını başlatmış ve kendine has düşük güçte ağır-sulu
reaktörler geliştirmiştir.
1968 yılında devam etmekte olan Pickering çalışmalarına paralel olarak, 2
farklı tür CANDU daha geliştirilmeye başlanmıştır. Bunlardan ilki CANDU-9
olarak bilinen 900 MW elektrik sınıfı tasarımdır. İkincisi ise CANDU-6
olarak bilinen, 700 MW elektrik sınıfı, tek üniteler halinde inşa edebilmek
amacıyla geliştirilen tasarımdır.
CANDU-9’lar ilk kez Douglas Point’in hemen yanına kurulmaya başlanmış ve bu
santrale Bruce adı verilmiştir. Bruce A santralını 4 ünitesi 1977-79 yılları
arasında hizmete alınmıştır. Bunu Bruce B’nin 4 ünitesi takip etmiştir.
1990-93 yılları arasında da son inşa edilen CANDU-9’lar olan Darlington
santralının 4 ünitesi işletmeye alınmıştır.
1970’lı yılların başında, CANDU-6 tasarımı üzerinde çalışmalara da
başlanmıştır. CANDU-6 tasarımında hem Pickering hem de CANDU-9’lardan elde
edilen özelliklerin karışımı kullanılmıştır. Tek üniteler olarak
kurulabilmeleri amaçlandığından CANDU-6’lara has koruma kabuğu
geliştirilmiştir. CANDU-6 tasarımı Kanada, Arjantin, Kore, Romanya ve
Çin’den sipariş alarak uluslararası piyasada da ilgi gören bir model
olmuştur.
CANDU Tasarımı
CANDU reaktörleri de aynen diğer ticari reaktörlerde olduğu gibi reaktör ve
türbin adalarından oluşmaktadır. Basitleştirilmiş bir CANDU reaktörü şeması
yukarıdaki şekilde verilmiştir.
Reaktör bölgesi kalandriya adı verilen büyük yatay bir kazanın içinde
bulunmaktadır. Kalandriya kazanı yavaşlatıcı olarak kullanılan ağır su ile
doldurulmuştur. Bu kazanın içine uzun borular halinde yatay basınç (yakıt)
kanalları yerleştirilmiştir. İlk nesil CANDU’larda 390 adet yakıt kanalı
bulunurken, CANDU-6 modelinde 380 adet, CANDU-9 modelinde ise 480 adet yakıt
kanalı kullanılmıştır (aşağıdaki basitleştirilmiş şekilde bu kanlardan
sadece 4 tanesi gösterilmiştir.)
Basınç kanallarının içine yakıt demetleri yerleştirilmektedir. Soğutucu
olarak kullanılan ağır su 25 kg/sn hızla bu yakıt kanallarından girerek,
yakıtta oluşan enerji yardımıyla ısınmaktadır. Soğutucu ağır suyunun basınç
kanalına giriş sıcaklığı yaklaşık 266 °C, çıkış sıcaklığı da 312 °C’dir.
Isınan ağır su buhar üreteçlerine gönderilmektedir.
Bu birinci döngü suyu aynen PWR’larda olduğu gibi yüksek basınç altında
olduğu için buharlaşmamaktadır. CANDU’larda birinci döngü suyunun basıncı 10
MPa’dır. Dolayısıyla CANDU’lar aynı zamanda bir çeşit basınçlı su
reaktörüdür.
Buhar üreteçlerinde enerjisini ikinci döngüsüne aktaran soğutucu suyu, ana
soğutucu suyu pompaları yardımıyla tekrar basınç kanallarına dönmektedir.
Buharlaşan ikinci döngü suyu da elektrik üretiminde kullanılmak üzere türbin
adasına gitmektedir.
Tipik bir CANDU–6 santral ünitesinin nükleer adası 1 kalandriya kazanı, 4
adet buhar üreteci, 4 adet ana soğutucu suyu pompası ve 1 adet
basınçlandırıcı ve yakıt değiştirme makinesinden oluşmaktadır. CANDU–9
modelinde ise 8 adet buhar üreteci kullanılmaktadır.
CANDU’ların en kendine has bileşeni kalandriya kazanlarıdır. Kalandriya
yatay silindir şeklinde dev bir kazandır. Bu dev kazanın çapı CANDU-6’larda
7.6 metre, CANDU-9’larda ise 8.5 metredir. Uzunluğu ise yaklaşık 6 metredir.
Kalandriya kazanı çelikle güçlendirilmiş betonarme bir bölgenin içine
yerleştirilmiştir. Görevleri arasında, yavaşlatıcı olarak kullanılan ağır
suyu içinde barındırmak ve içinden yatay olarak geçen yakıt kanallarını
tutarak bunlara yapısal destek sağlamaktır. Kalandriya aynı zamanda reaktör
kalbi bölgesine ölçüm aygıtlarının ve diğer ekipmanların yerleştirildiği
kılavuz kanallarınını da içermektedir. Kalandriyada sadece yatay basınç
kanalları yüksek basınç altındadır. Bu kanalların dışında kalan bölgede
basınç düşük bulunmaktadır.
CANDU’larda, ortaya çıkan enerjinin yaklaşık %4’ü, kalandriyayı dolduran
yavaşlatıcı ağır suda ortaya çıktığından, yavaşlatıcın soğutulması
gerekmektedir. Bu amaçla, yavaşlatıcı ağır su bir pompa yardımıyla
kalandriya ile bir ısı-değiştiricisi arasında sürekli devridaim edilerek
soğutulmaktadır.
CANDU’larda Yakıt
CANDU’larda yakıt demetleri doğal uranyumdan oluşmaktadır. Uranyum diyoksit
peletler olarak imal edilmekte, bu peletlerden tipik olarak 30 tanesi 12 mm
çapında ve 50 cm uzunluğunda uzunluğundaki Zirkaloy-4 alaşımından imal
edilmiş borulara doldurularak yakıt çubukları elde edilmektedir.
CANDU-6 ve CANDU-9’larda yakıt çubuklarından 37 tanesi bir araya getirilerek
10 cm çapında ve 50 cm uzunluğunda silindir şeklinde kısa yakıt demetleri
haline getirilmektedir (ilk nesil CANDU’larda her demette 28 adet yakıt
çubuğu kullanılmıştır). CANDU’larda reaktör tasarımı geliştirildikçe, yakıt
demetlerinin tasarımları da bazı değişiklikler göstermiştir.
CANDU-6 modelinde her yakıt yakanlında 12 adet, CANDU-9’larda ise 13 adet
yakıt demeti bulunmaktadır. Bu demetler reaktörde ortalama 1 yıl süreyle
kalmaktadır.
CANDU’larda reaktör tam güçteyken yakıt değiştirme işlemleri
gerçekleştirilmektedir. Bu amaçla yakıt kanalının her iki ucuna yakıt
değiştirme makinesi yapışmakta, uçlarındaki tıpalar makine tarafından
çıkartıldıktan sonra, yeni yakıt kanalın bir ucundan itilirken, diğer
ucundan kullanılmış yakıt çıkartılmaktadır. Normalde, yakıt değiştirme
makinesi bir kanala bağlandığından yaklaşık 8 adet yakıt demeti
değiştirilmektedir. Değişim tamamlandıktan sonra makine kanalların
uçlarındaki tıpaları yerine yerleştirmekte ve sızıntı kontrolü
gerçekleştirmektedir.
Günde genellikte 2 veya 3 yakıt kanalında yakıt değişimi yapılmakta ve yakıt
değiştirme işlemleri yaklaşık 2.5 saat sürmektedir. Reaktördeki bir
simülatör, yakıtların yanma durumunu hesaplamakta ve bir uzman bilgisayar
yazılım sistemi hangi yakıt kanallarında yakıt değişimi yapılması
gerektiğini günlük olarak belirlemektedir.
PHWR reaktörlerinin bazı kendilerin has avantajları bulunmaktadır. En önemli
avantajı doğal uranyum kullanması, yakıtın zenginleştirme gerektirmemesi ve
yakıt imalatının nispeten kolay olmasıdır. Diğer iyi özelliği tam güçte
çalışırken yakıt değiştirme yapılabilmesi, yakıt değiştirmek için reaktörün
kapatılmasına ihtiyaç bulunmamasıdır.
Dezvantajları
arasında ağır su soğutucu ve yavaşlatıcı kullanılması bulunmaktadır. Ağır
suyu üretmek zordur ve pahalıdır. Deniz suyunda %1'den çok daha az bulunan
ağır suyun ayrıştırılarak çok yüksek saflıkta (ağırlık olarak %99.75) ağır
su elde edilmesi büyük bir çaba gerekmektedir. CANDU’larda ayrıca ağır suyun
içerdiği döteryum, nötronla reaksiyona girerek radyoaktif bir hidrojen
izotopu olan triyuma dönüşmektedir. CANDU’larda radyoaktif trityumun kontrol
altında tutulması gerekmektedir. Yakıt kanalları nedeniyle çok sayıda
borudan oluşan karmaşık boru sistemlerine sahip bulunmaktadır. Ayrıca
karmaşık bir yakıt değiştirme makinesinin her gün kullanılmasının gerekmesi.
Bu da günlük reaktör işletimini daha zor hale getirmektedir. Diğer bir
dezavantajı da aynen RBMK reaktörlerinde olduğu gibi pozitif boşluk
katsayısına sahip bulunmasıdır.
CANDU reaktörlerinin
sahip olduğu pozitif boşluk katsayısı nedeniyle iki adet farklı kapatma
sistemi tasarıma eklenmiştir. Bu iki sistemden her biri, birbirlerinden
bağımsız olarak reaktörü kapatabilmektedir. Birinci kapatma sistemi kadmiyum
reaktör kapatma çubuklarından oluşmaktadır. Mekanik olarak hareket eden bu
çubuklar kalandriyanın üzerinden, kendisi için ayrılmış kanallardan aşağıya
doğru düşerek reaktörü kapatmaktadır. Kapatma çubuklarının sayısı
CANDU-6’larda 28, CANDU-9’larda 30’dur. İkinci kapatma sistemi ise
kalandriyanın yanından sıvı gadolinyum (nötron zehiri) enjeksiyon
etmektedir. Enjeksiyon sistemlerinden CANDU-6’larda 6, CANDU-9’larda 7 adet
bulunmaktadır.
CANDU reaktörlerinde
ayrıca bu tasarıma özgü farklı kontrol sistemleri de bulunmaktadır. Bunlar
ince ayar sıvı düzenleyici bölge kontrol sistemi, kaba ayar düzenleyici
kontrol çubukları ve sabit kontrol çubuklarıdır.
Sıvı bölge kontrol sistemi, büyük kalandriya kabında düzgün güç üretimi
sağlayabilmek için ince ayar düzenleyicileri olarak görev yapmaktadır. Bu
amaçla kalandriyayı yukarıdan aşağıya doğru kesen 6 adet yatay boru
yerleştirilmiştir. Merkeze yakın bölgeden geçen 2 boru 3 farklı bölmeye,
çevresindeki diğer 4 boru da 2 farklı bölmeye ayrılmıştır. Böylece ayrı ayrı
kontrol edilebilen toplam 14 bölme elde edilmiştir. Normal su, ağır sudan
daha fazla nötron yuttuğundan, bu bölmelere su doldurulup-boşaltılarak, güç
seviyesinde ince ayarlamalar yapılabilmektedir.
Daha büyük çaplı kontrol hamleleri için 4 adet kaba ayar düzenleyici kadmiyum kontrol çubukları kullanılmaktadır. Bunlar normal zamanlarda reaktörün dışında bulunmaktadır. İnce ayar yapan bölge kontrol sisteminin yetersiz kaldığı durumlarda bu kaba ayar çubukları devreye girerek, kalandriyanın üzerinden kendileri için ayrılmış kanallardan aşağıya doğru inmekte ve bölgesel güç üretimi kaba ayar kontrolünü sağlamaktadır. Bu çubuklar kapatma için kullanılan kontrol çubukları ile aynı özelliklere sahip bulunmaktadır.
Ayrıca birde yine kalandriyanın üzerinden girip aşağıya doğru inen düzenleyici (adjuster) sabit çubuklar da bulunmaktadır. Bu düzenleyiciler 3’lü gruplar olarak düzenlenmiştir ve toplam 21 adet paslanmaz çelik çubuktan oluşmaktadır. Ana görevi uzun vadeli bir şekilde kalandriya kabının merkezindeki güç üretimini bastırmak ve güç üretiminin kazanın bütün bölgelerinden düzgün bir şekle sahip olmasını sağlamaktır. Dolayısıyla, bu çubukların içerdiği nötron yutucuların dağılımları, dev reaktör kabının içindeki güç üretimi düzgün gerçekleşecek şekilde belirlenmektedir. Normal işletme sırasında kalandriyanın içine sokulu halde durmaktadır.
CANDU-9 tasarımı bazı ünitelerde, paslanmaz çelik kontrol çubukları yerine, zenginleştirilmiş uranyumdan imal edilmiş güçlendirici (booster) çubuklar kullanılmıştır. Fakat güçlendirici kontrol çubuklarının kullanımına daha sonraki tasarımlarda terk edilmiştir.
CANDU’larda ayrıca ilk çalıştırma veya uzun süreli kapalı halde kalma durumlarında, moderatöre bor veya gadolinyum nötron yutucuları da karıştırılmaktadır.
CANDU’lar acil durum kor soğutma sistemleri gibi diğer birçok güvenlik sistemi ile de donatılmıştır.